Türkiye’de sendikalar Batı’daki örneklerine göre çok ileri tarihlerde çıktı. Osmanlı imparatorluğu döneminde belli üretim dalları dışında sanayileşme yaşanmadığından işçi sınıfının ortaya çıkışı olarak sendikaların ortaya çıkması da batıdaki örneklere göre ileri tarihlerde oldu. İmparatorluk döneminde bilinen ilk işçi haraketleri 1830′ lu yıllarda tarım işçilerinde görüldü. Bunlara karşı imparatorluğun çıkardığı’ nizamnameler’ oldukça sertti.
Üretimin durdurulması (grev) vatan hainliği olarak değerlendirilerek ölümle cezalandırıyordu. Kasımpaşa Tersanesi İşçileri ve Beyoğlu Telgrafhanesi İşçileri tarafından 1872 yılında gerçekleştirilen grevler de ilk grevler olarak kabul edilmektedir. 1871 yılında kurulan Ameleprever (İşçi Severler Derneği) kimi araştırmacılar tarafından ilk sendika olarak tanımlansa da aslı olarak yardımlaşma sandığı işlevine sahip bir örgütlenmeydi. İmparatorluğun son yıllarına doğru işçi hareketi ve sendikal faaliyet bakımından bir haraketlenme gözlendi.1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanını izleyen günlerde, var olan siyasal hareketlilikten etkilenerek Anayasya örgütlenme hakkıyla ilgili hükümler konulması üzerine,başta İstanbul ve Selanik olmak üzere çeşitli işkollarının geliştiği bölgelerde çok sayıda sendika kuruldu . Yaygın grevlere geldiği siyasi iktidar değişse de , grevlere karış tutumun değişmediği İttihat Terakki’nin uyguladığı sert yöntemlerden anlaşıldı. Cumhuriyet sonrası işçi hareketi ve sendikacılığın gelişmesinde sanayileşme haraketlerinin büyük etkisi oldu. Osmanlı’dan alınan güçlü bir sanayileşme hareketlerinin büyük etkisi oldu. Osmanlı’dan alınan güçlü bir sanayileşme ve kitlesel anlamda işçi bulunmuyordu.
![]()
Sanayileşme alanında asıl atılım 1930 sonrasında başladı. İzleyen yıllarda kurulan Şeker fabrikaları , Sümerbank, Kömür işletmeleri , Karabük Demir Çelik, Türk petrolleri , Kağıt fabrikaları devlet eli ile oluşturulan sanayi girişimleriydi. Bunları diğer işletmeler izledi . İmalat sanayinde yeni yeni fabrikaların kurulmasıyla işçi sayısında büyük artış oldu. Ancak çalışanların “sınıf” temelinde birleşmeleri yasaktı , dolayısıyla sendikaların kuruluşu yasaktı. İşci-işveren ilişkilerini düzenleyen bir yasa kaçınılmaz hale geldi .1936 yılında ilk İş Kanunun çıkarıldı. 2. Dünya Savaşı’nın bitiminde dünyada demokrasi rüzgarları esiyordu. Türkiye’de bu etki ile süratle çok partili düzene geçti.1945/46 yıllarında Çalışma Bakanlığı , İş Bulma kurumu ve İşçi Sigortaları Kurumu kuruldu. Sendikasız bir demokrasi olmazdı. 1947 yılında ilk Sendikalar kanunu ve ilk kez yasal zeminde sendikalar kuruldu ve faaliyet gösterme çabasına girdi. Çabası deniyor çünkü toplu iş sözleşmesi ve grev yasası çıkartılmadı. Toplu sözleşme ve grev hakkı vaadini yerine getirmeyen siyasi iktidara karşı, işçi sendikaları 1952 yılında birleşerek Türk-İş ‘i kurdular. Sendikaların varlığına karşı grevsiz ve yetersiz toplu pazarlık hakkıyla faaliyet gösterdiğinden işçi haklarının korunmasında yeterince etkin olunamadı.
1961 Anayasası’da ilk kez ” grev hakkına” yer verildi. 1963 Kavel grevinde , grev hakkının Anayasada bulunmasının yeterli olmadığı , grev hakkının uygulama esası ve koşullarını gösterecek bir “Grev Yasası” ihtiyacı çarpıcı bir şekilde ortaya çıktı. 1963 yeni bir Sendikalar Kanunu ile 275 sayılı Toplu Sözleşme Grev Yasası çıkarıldı. 13 Şubat 1967 tarihinde, bu sendikalardan T.Maden-iş, Petrol-İş, Basın-iş, Gıda-iş ve Zonguldak Maden İşçileri Sendikaları kuruldu. Uzun ve etkili grevler , direnişler yaşandı. 1967 de DİSK kurldu. 51 yıl aradan sonra ilk kez 1967 yılında 1 Mayıslar kutlanmaya başlandı Yaygın ve uzun süreli kitlesel grevlerle 1980 ‘lere gelindi.